Not: İlçemizde Ziraat Bankasından 2007 yılı içerisinde 312 çiftçi 2.805.053 YTl kredi kullanmıştır
GÖLBAŞI İLÇE KÜLTÜR
ÖRF VE ADETLERİMİZ
Doğum
GÖLBAŞI İLÇE KÜLTÜR
ÖRF VE ADETLERİMİZ
Doğum
Doğum olacak eve, tecrübeli ve
genellikle de yaşlı kadınlar çağrılır.Bu kadın, doğuma yardımcı olur,
doğan çocuğun göbeğini keser.Bundan dolayı bu kadına "Ebe" denir.
Dünyaya gelen çocuk, yaşadığı müddetçe bu kadını "ebe" bilip saygı
duyar. Doğum sonrası babaya ve diğer büyüklere çocuk müjdelenir. Müjdeyi
verene de bahşiş verilir. Doğum evinde buğday ve mısır
kaynatılır.Şeker, kuru üzüm ve kaynatılan mısırla buğday gelenlere ve
komşulara dağıtılır. Buna "GOHMET" denir. Çocuğa ismi ailenin büyüğü
koyar.İsimler, genellikle aile büyüklerinden veya İslâm tarihinden
seçilen birinin adıdır. Aile büyüklerinden ölen olmuşsa onun adı tercih
edilir. Çocuğa verilen ad, bir kulağına ezan,diğer kulağına kamet
okunarak söylenir.Anne, çocuk doğmadan önce eşyalarını hazırlamıştır.
Hazırlanan bu eşyalarla çocuğun yatacağı yer düzenlenir. Bu esnada
çocuğu "al basmasın" diye beşiğinin üstüne Kur'ân-ı Kerim, içine iğne
batırılmış soğan, yastığının altına bıçak ya da demir parçası konulur.
Bazı yerlerde bacaya kara çal konulduğu da görülmektedir.Akraba ve
komşular, çocuğu çeşitli hediyelerle görmeye gelirler.Buna"DOĞDU GÖRME"
denir. Çocuğun ilk güldüğünü görene hediyeler verilir. Gelenek olarak
çocuk, 3 günlük iken tuzlanır. Tuzlama: tuz, bal, çörek otu ve kolonya
karıştırılarak yapılır. Bu karışım çocuğun her yanına sürülür.1-2 saat
sonra da banyo yaptırılır. Bu iş, 20. gün tekrarlanır. Buna "BEBEĞİN
TUZLANMASI" denir. Doğumdan kırk gün sonraya kadar geçen süreye "KIRKI
ÇIKMA" denir. Anne, kırkı çıkıncaya dek, mecbur olmazsa dışarı
çıkmaz.Aynı anda kırkı çıkmamış iki anne birbirleriyle karşılaşmaz,
birbirlerini görmek istemezler. Mecburiyet olursa "iğne değişirler". Bu
da batıl bir inanıştır.Güya kırkı çıkmamış anneler, bu tür
davranmazlarsa yavrularının deli ya da hasta olup öleceğine
inanılır.Hatta kırkı çıkmamış bir anne, kırkı çıkmamış herhangi bir
hayvandan da kaçar.Kırk gün sonra, önce annenin daha sonra çocuğun kırkı
çıkarılır.Kırk çıkarma şöyle yapılır: kalbur üzerinden su boşaltılır.
Sular dökülürken "Bu kadınların kırkı, bu kurtların kırkı, bu kuşların
kırkı....." denerek anne olabilecek canlıların büyük bir kısmı sayılır.
Böylece annenin ve çocuğun kırkı çıkarılmış olur ve anne de serbest bir
şekilde dolaşmaya başlar. Çocuk ilk dişini çıkardığında, bunu görene
hediye verilir. Yine buğday ve mısır kaynatılıp şekerle birlikte
komşulara dağıtılır.Buna da "DİŞ HEDİĞİ" denir. Çocuk, ayağa kalkıp
yürümeye başladığında, sık ,sık düşer. Batıl bir inanç olarak, çocuğun
ayak bağının çözülmesi gerektiğine inanılır.Bunun için de çocuğun iki
ayağı iple bağlanır. İki eline sade yağla yapılmış dürüm verilir.
Çevredeki çocuklar da çağırılıp bu dürümü , çocuğun iplerini kırarak
kaçırmaları istenir. Çocuklar dürümü alıp kaçarlar. Bu geleneğe de
KÖSTEK KIRMA" denir.
Kız İsteme, Söz Kesme, Nişan
Yöremizde evlilikler genellikle görücü
usulüyle yapılır.Ortalama evlilik yaşı erkekler için 18 iken bayanlarda
bu rakam daha da aşağıdır. Evlilik çağına gelen gence, yakın çevresi
adaylar bularak tavsiye eder. Genç, kendisine tavsiye edilen adayları
görmek ister.Bunun üzerine, çoğunlukla kızın yakın bir akrabasına çay
içmeye gidilir. Bu ziyarette, misafirlere yapılan ikramı kız getirir ve
böylece oğlan kızı görmüş olur.Köylerimizin birçoğunda kız görme, çeşme
başlarında kızın suya gelmesi beklenerek ya da tarlada kız çalışırken
yapılır. (Evlenme çağına geldiği halde, ailesi tarafından herhangi bir
girişim görmeyen erkekler, ailesini harekete geçirmek ve evlenmek
isteğini bildirmek amacıyla, sabah kalktığında kullandığı yastığı,
yorganının içine uzatır. Aynı konuda, kızlar da yaptıkları yemeğe ya çok
tuz atarlar, ya da hiç tuz atmazlar; ya da çeyiz eşyası olarak yaptığı
el işlemelerinden bazılarına sevdiği gencin ismini işlerlerdi. Bu
hareketler "Beni evlendiriniz!" anlamlarına gelir.Bu konu ile ilgili
köylerimizden birinde şöyle bir nükte anlatılır: "Evlenme çağı geldiği
halde, ailesinin umursamaz tavırlar takındığını gören genç, her gün
yastığını yorganının içinde bırakarak kalkar. Bunu gören anne, beyine:
- Herif, çocuğun yaşı geçiyo, bunu everek. Hemi, gendisi de evlenmek istediğini hal ve hareketleriyle belli ediyo, der. Baba:
- Olur Hanım! Şu eşeği satalım da düğün masrafını karşılar, oğlanı eveririz diye cevap verir.
Kapı aralığından bu konuşmayı dinleyen
genç umutlanır,sevinir. Aradan epeyce bir zaman geçtiği halde, eşeğin
lafının bile edilmediğini gören genç, dayanamayıp bir gün annesine:
- Ana, hani ne oldu lafınız? diye sorar.
Annesi:
- Ne lafı oğlum? deyince,
Oğlu:
- Ne lafı olacak, tabii ki eşek lafı !... diye cevap verir.
(O günden bu yana evlenme çağı geldiği
halde, kendisine teklif getirmeyen ailelerin bazılarında, gençlerin
annelerine: "Ana,babamla eşek lafı etmiyonuz mu?" diyerek serzenişte
bulundukları söylenir.)
Damat adayı, kızı beğenirse, aile
efradından annesine kızı beğendiğini söyler.Anne de konuyu babaya
açar.Müsait bir zaman tayin edilerek, kadınlar kendi aralarında çok
yakın çevrenin bir-iki kadınını da alarak kız evine gider.Gelin adayı
görülür; konu kızın annesine açılır.Buna "AĞIZ YOKLAMA" denir.Kızın
annesi , olumlu tavır içerisinde olursa "Danışak, görüşek, sorup-sual
edek!" deyip durumu kıza ve babasına da açıp sonucu bildireceğini
söyler.Bunun üzerine konu kız annesi tarafından gelin adayına ve babaya
açılır. Damat adayı araştırılıp soruşturulmaya başlanır.(Bu araştırmada
Damadın içki,sigara,kumar vb. gibi kötü alışkanlıklarının olup olmadığı
soruşturulur.)Eğer sonuç olumlu ise, damat tarafına haber gönderilerek
gelmeleri istenir.İlk önce damat adayının ailesi ,genellikle tatlı türü
bir hediyeyle gider. "Allah'ın emri, Peygamberin kavliyle" kızı
isterler. Kız evi de "Yakın çevrenizi falan zaman alıp gelin.Cevabımız
olumludur." der.Yapılan ikramlardan sonra eve dönülür. Belirlenen tarih
geldiğinde damat tarafı, yoğurt,baklava, şerbet, çatal,kaşık gibi akşam
ikramda kullanılacak malzemeleri alıp gündüzden kız evine gönderir.(Daha
önceleri "Kınalı Kömbe" ya da "Şireli Kömbe" adı verilen pekmezli
hamurdan yapılmış tatlı; veya "On iki Katlı Teşt kömbesi" gönderilir ve
buna da "Kömbeli Gitme" adı verilirdi.) Yakın akraba ve dostlara "Akşama
bir hayır işimiz var, bizim evde toplanıp falanın kızını istemeye
gideceğiz!" diye haber gönderilir.Akşam oğlan evinde toplananlar,
yanlarına bir de hoca alarak kız evine giderler.Kızı istemeye gidenler
"DÜĞÜRÇÜ" denir.Bu ziyaret çoğunlukla akşamla yatsı arasında
yapılır.Ziyarete gidilirken damat evinden sadece 3-5 kadın, yapılacak
ikramlara yardımcı olmak üzere gider; diğer gidenler erkektir. Kız evi
de kendi çok yakın çevresini evinde toplamış ve damat tarafını
beklemektedirler. Kızı istemeye gelenlerin en büyüğü ve değer verilen
kişisi konuyu açarak yine "Allah'ın emri, Peygamberin kavliyle" kızı
ister.Kız babası kendi ailesinin büyüğünü göstererek "Ben bilmem bu
bilir" diyerek o kişiyi vekil tayin eder.Vekil olan kişi de: "Cemaat
uygun görmüşse Allah hayırlı eylesin!" diyerek olumlu cevabı
söyler.Bunun üzerine Hoca Kur'ân okur. Sonunda "Fatiha" okutarak dua
yapılır. Akabinde gündüzden getirilen tatlılar ikram edilir.Sonra bir
daha dua yapılır ve misafirler kalkıp giderler.Damadın ve gelinin ailesi
önceden aldıkları söz yüzüklerini, damat tarafının bir
büyüğüne(Genellikle kaynana) taktırırlar.Yüzüğü genellikle talihi düzgün
olan kişi takardı ki, genç çiftlerin de talihi düzgün olsun diye.Buna
"SÖZ KESME "denir.e skiden bu geleneğe "BERKLİK" de denirdi. (Yerini
sağlamlaştırma anlamındadır.)
Söz kesme sonrası, iki aile karşılıklı
konuşarak yapılması gereken işleri planlar.Eğer, nişan yapılması
istenirse kararlaştırılan günde nişan yapılır.Nişan, söz kesmede olduğu
gibi akşam erkeklerin, gündüz de kadınların kız evinde toplanması ile
yapılır.Bu törende de yine söz kesmedeki ikramların aynısı yapılır.
Bunlardan farklı olarak, gündüz kadınların töreninde geline yakın çevre
tarafından "Takı" adı verilen, altın başta olmak üzere çeşitli hediyeler
takılır.Yine, tören sonunda çiftlerenişan yüzüğü çeşitli takılar
takılır.Nişan yüzüklerinin damadınkini kız evi, gelininkini oğlan evi
önceden, parmaklarının da ölçülerini alarak, tedarik etmişlerdir.Nişan
töreninin bazen düğünlü yapıldığı da olur. Daha sonraları damat evi
aralıklarla kız evini ziyaret eder. Bütün ziyaretlerde gelin adayına
kıyafet ve takı cinsinden çeşitli hediyeler getirilir.Kız evinin
istekleri sorulur.Bazı aileler oğlan evinden isteklerini liste haline
getirerek, bu listedekilerin alınmasını isterler.Listede çoğunlukla
altın ve ev eşyaları vardır.Bu listeyi alan damat tarafı istekleri
yerine getirmeye başlar. (Eskiden liste verme yerine başlık parası
anlamına gelecek "KALIN" adı verilen bir gelenek vardı.Bu geleneğe göre
kız babası damat evinden belirli miktarda para talep eder; bu para çok
yüksek meblağlarda olursa araya ileri gelen büyükler girerek, pazarlık
yapıp bu miktarı düşürmeye çalışırlardı. Kalın adı verilen bu parayı ,
başlık parasından ayıran özellik: bu para, kız babası tarafından gelin
olacak kızına harcanırdı.)
Gelin adayı da küçüklüğünden beri
başlattığı çeyizini tamamlamaya koyulur. Kızın çeyizinin tamamlanmasına
,yakın çevresi de yardım eder. Damat da aralıklarla hediyeler alarak
gelin evini ziyaret eder.Bilhassa bayramlarda, sadece damat değil,
damadın yakınları da gelini hediyelerle ziyarete giderler. Buna
"GELİNLİK GÖRME" denir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder