Düğüne Hazırlık
Bütün hazırlıklarını tamamlayan damadın
ailesi, kız evine giderek düğün tarihini belirler. Bundan sonra her iki
tarafta da hummalı bir çalışma başlar.Damat evi, düğüne davet edeceği
kişileri belirler. Bu kişiler, davetiye yerine geçen ve bazı
yörelerimizde "OKUNTU", bazı yörelerimizde ise "DÜRÜ" adı verilen
hediyelerle düğüne çağırılır. Okuntu veya Dürü, fakir olan kimseler
vasıtasıyla dağıttırılır; çünkü, bu kişilere davetiyeyi alanlar "bahşiş"
verirler. Okuntudaki hediyeler, çağrılan kişinin aileye olan
yakınlığına göre değişir.Önceleri koyun, keçi ve büyük baş hayvanlar da
okuntu olarak gönderilirken, daha sonraları giyim ve ev eşyaları okuntu
olarak dağıtılmaya başlanmıştır.Hatta, kıtlık dönemlerinde "Çay Şekeri"
'nin de okuntu olarak gönderildiği söylenmektedir. Damadın ailesi, değer
verdiği, ileri gelen bir kişiyi belirler ve kıymetli hediyelerle evini
ziyaret ederek, ona "SAĞDIÇLIK" teklifinde bulunur. Sağdıcın görevi
oldukça ağırdır. Düğünün bütün organizasyonu ve yönetimi onun
omzundadır. Bu yüzden yöremizde sağdıca çok değer verilir. Sağdıç olan
kişi, ailenin bir ferdi sayılarak hürmet görür.Yani sağdıçlık, bir nevi
yapay akrabalıktır. Sağdıçlık teklifini kabul eden kişi, hemen göreve
koyulur. Diğer taraftan, gelin evi de hazırlıklarını tamamlamaya
çalışır. Gelinin çeyizine katkıda bulunmak amacı ile yakınları ,
genellikle ev eşyası türünden çeşitli hediyelerle (Daha çok eksiği olan
eşyalarla) gelin evini ziyaret ederler. Buna"ÇEYİZ GÖRME" adı verilir.
Kız evi de düğüne,yakın çevresini davet eder.Bu davette okuntu
gönderilmez. Düğünden üç gün önce, gelin ve damat tarafının
yakınlarından oluşan kadınlar, gelinin geleceği eve, alınan eşyaları
düzerler. Buna da "ÇEYİZ SERME" denir. Çeyiz sermeye giden kadınlara,
damat tarafı yemekli ikramlarda bulunur.
Düğün Töreni
Düğünlerimiz eskiden ortalama bir hafta
sürermiş. Şimdilerde Cuma günü başlayıp pazar günü sona ermektedir; yani
üç gün devam etmektedir. Düğünlerimiz davul-zurna ile yapılır. Bazı
düğünlerimizin çalgısız veya mevlit okutularak yapıldığı da vakidir.(Son
yıllarda orkestra ile ya da düğün salonlarında yapılan düğünler de
olmakla birlikte, henüz geleneksel hale gelmemiştir.) Düğün öncesi damat
tarafı, gücü kuvveti yerinde, biraz da fakir olan bir kişiyi "BAYRAKÇI"
tayin eder. Bayrakçının görevi, kendisine teslim edilen düğün
bayrağını, düğün bitimine kadar muhafaza etmek , halay tutulması,
misafirlere yapılacak ikramlar, gelin almaya gidiş-geliş gibi konularda
düğün evine yardımcı olmaktır. Bazı köylerimizde kız tarafı bayrakçının
elinden bayrağı kaçırmak ister. Bayrağın kaçırılması törelerimizde çok
büyük bir kusur sayılacağı için, bayrakçı kuvvetli kişilerden seçilir.
Bu kişiler, hemen hemen her köyde belirli olduklarından bulundukları
köyün bayrakçısı olarak nam salarlar. Düğünün başladığı anlamında, düğün
evinin damına bayrak asılır. Bayrağın asıldığı direğin üstüne de
elma,portakal,ayva, nar cinsinden bir tane meyve takılır. Daha sonra,
sağdıç, davul-zurnayı, damat tarafının yakınlarından başlamak üzere,
çaldırarak köyü dolaştırıp düğünün yapılacağı yer olan damadın evinin
önündeki alana gelirler. Davulcu ve zurnacıya damat evi, basma ve kumaş
türünden hediyeler vererek boyunlarına asar. Bu hediye düğün süresince
çalgıcıların boynunda (Davulcu davuluna da asabilir.) asılı durur.
Sağdıç hemen ilk halayın tutulması için, çevredekileri elele tutuşturur.
Böylece düğün başlamış olur. Düğünlerimizde erkekler ayrı, kadınlar
ayrı eğlenirler. Düğüne dışarıdan gelenler, geldiklerini belli etmek
amacıyla,düğün yerine yaklaşınca silah sıkarlar. Silah sesini duyan
sağdıç ve yakınları, hemen davul-zurnayı alarak misafirlerini
karşılarlar. Misafirler de davulcuya bahşiş verirler. Misafirler düğün
alanına girince herkes ayağa kalkıp "hoş geldiniz" der. Düğüne devam
edilir. Dışarıdan gelen misafirleri düğün evi dışındaki komşu ve yakılar
kendi evlerinde yatırıp misafir ederler.
Sünnet Töreni
Yöremizde sünnet yaşı, ortalama 2-7
arasıdır. Çoğunlukla sünnet, sade bir törenle yapılır. Bazen bu törenin
Mevlitle, bazen de düğünle yapıldığı görülür.Sünnet öncesi,çocuğun
ailesi "KİRVE" yapmak istediği kişiye çeşitli hediyelerle teklif
götürür. Kirve, bölgemizde akrabalıktan daha ileri bir yakınlığa
sahiptir. Kirveler,çocuklarını birbirleriyle evlendirmezler. Çünkü,
kirve çocukları kardeş sayılır. Yani kirvelik, bir nevi yakın akrabalık
teklifidir. Gün tespit edilip, sade bir tören yapılacaksa çok yakın 1-2
kişi dışında, kimseye haber vermeden ve genellikle de bu işi meslek
edinmiş sünnetçiler aracılığı ile sünnet yapılır. Çocuğun yatağını
kadınlar süsleyip hazırlarlar. Sünnetten önce kirvenin hanımı, sünnet
olacak çocuklara banyo yaptırır. Kirve de önceden çocuğa kıyafetlerini
alır. Sünnet esnasında da çocuğun ağzına lokum ve çikolata türünden
tatlılar verir. Sünnet sonrası kirve ve yakınları çocuğa "takı
takarlar". Takı, genellikle altın ve paradır. Daha sonraki günlerde de
Kirveler arasında hediyeli ziyaretler devam eder. Kirve, ailenin adet
edindiği kişidir; Aile onu sürekli kirve yapar.Kirve, değiştirmek pek
hoş karşılanmaz. Düğünle sünnet yapılacaksa, tören evlenme düğünlerine
benzer...
27 Aralık 2012 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Sayfamızı Beğenmenizle
Mutluluk Duyarız
Mutluluk Duyarız
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder