Pages

Ads 468x60px

27 Aralık 2012 Perşembe

Gölbaşı İlçesi 13

Not: İlçemizde Ziraat Bankasından 2007 yılı içerisinde 312 çiftçi 2.805.053 YTl kredi kullanmıştır
GÖLBAŞI İLÇE KÜLTÜR
ÖRF VE ADETLERİMİZ
Doğum
Doğum olacak eve, tecrübeli ve genellikle de yaşlı kadınlar çağrılır.Bu kadın, doğuma yardımcı olur, doğan çocuğun göbeğini keser.Bundan dolayı bu kadına "Ebe" denir. Dünyaya gelen çocuk, yaşadığı müddetçe bu kadını "ebe" bilip saygı duyar. Doğum sonrası babaya ve diğer büyüklere çocuk müjdelenir. Müjdeyi verene de bahşiş verilir. Doğum evinde buğday ve mısır kaynatılır.Şeker, kuru üzüm ve kaynatılan mısırla buğday gelenlere ve komşulara dağıtılır. Buna "GOHMET" denir. Çocuğa ismi ailenin büyüğü koyar.İsimler, genellikle aile büyüklerinden veya İslâm tarihinden seçilen birinin adıdır. Aile büyüklerinden ölen olmuşsa onun adı tercih edilir. Çocuğa verilen ad, bir kulağına ezan,diğer kulağına kamet okunarak söylenir.Anne, çocuk doğmadan önce eşyalarını hazırlamıştır. Hazırlanan bu eşyalarla çocuğun yatacağı yer düzenlenir. Bu esnada çocuğu "al basmasın" diye beşiğinin üstüne Kur'ân-ı Kerim, içine iğne batırılmış soğan, yastığının altına bıçak ya da demir parçası konulur. Bazı yerlerde bacaya kara çal konulduğu da görülmektedir.Akraba ve komşular, çocuğu çeşitli hediyelerle görmeye gelirler.Buna"DOĞDU GÖRME" denir. Çocuğun ilk güldüğünü görene hediyeler verilir. Gelenek olarak çocuk, 3 günlük iken tuzlanır. Tuzlama: tuz, bal, çörek otu ve kolonya karıştırılarak yapılır. Bu karışım çocuğun her yanına sürülür.1-2 saat sonra da banyo yaptırılır. Bu iş, 20. gün tekrarlanır. Buna "BEBEĞİN TUZLANMASI" denir. Doğumdan kırk gün sonraya kadar geçen süreye "KIRKI ÇIKMA" denir. Anne, kırkı çıkıncaya dek, mecbur olmazsa dışarı çıkmaz.Aynı anda kırkı çıkmamış iki anne birbirleriyle karşılaşmaz, birbirlerini görmek istemezler. Mecburiyet olursa "iğne değişirler". Bu da batıl bir inanıştır.Güya kırkı çıkmamış anneler, bu tür davranmazlarsa yavrularının deli ya da hasta olup öleceğine inanılır.Hatta kırkı çıkmamış bir anne, kırkı çıkmamış herhangi bir hayvandan da kaçar.Kırk gün sonra, önce annenin daha sonra çocuğun kırkı çıkarılır.Kırk çıkarma şöyle yapılır: kalbur üzerinden su boşaltılır. Sular dökülürken "Bu kadınların kırkı, bu kurtların kırkı, bu kuşların kırkı....." denerek anne olabilecek canlıların büyük bir kısmı sayılır. Böylece annenin ve çocuğun kırkı çıkarılmış olur ve anne de serbest bir şekilde dolaşmaya başlar. Çocuk ilk dişini çıkardığında, bunu görene hediye verilir. Yine buğday ve mısır kaynatılıp şekerle birlikte komşulara dağıtılır.Buna da "DİŞ HEDİĞİ" denir. Çocuk, ayağa kalkıp yürümeye başladığında, sık ,sık düşer. Batıl bir inanç olarak, çocuğun ayak bağının çözülmesi gerektiğine inanılır.Bunun için de çocuğun iki ayağı iple bağlanır. İki eline sade yağla yapılmış dürüm verilir. Çevredeki çocuklar da çağırılıp bu dürümü , çocuğun iplerini kırarak kaçırmaları istenir. Çocuklar dürümü alıp kaçarlar. Bu geleneğe de KÖSTEK KIRMA" denir.
Kız İsteme, Söz Kesme, Nişan
Yöremizde evlilikler genellikle görücü usulüyle yapılır.Ortalama evlilik yaşı erkekler için 18 iken bayanlarda bu rakam daha da aşağıdır. Evlilik çağına gelen gence, yakın çevresi adaylar bularak tavsiye eder. Genç, kendisine tavsiye edilen adayları görmek ister.Bunun üzerine, çoğunlukla kızın yakın bir akrabasına çay içmeye gidilir. Bu ziyarette, misafirlere yapılan ikramı kız getirir ve böylece oğlan kızı görmüş olur.Köylerimizin birçoğunda kız görme, çeşme başlarında kızın suya gelmesi beklenerek ya da tarlada kız çalışırken yapılır. (Evlenme çağına geldiği halde, ailesi tarafından herhangi bir girişim görmeyen erkekler, ailesini harekete geçirmek ve evlenmek isteğini bildirmek amacıyla, sabah kalktığında kullandığı yastığı, yorganının içine uzatır. Aynı konuda, kızlar da yaptıkları yemeğe ya çok tuz atarlar, ya da hiç tuz atmazlar; ya da çeyiz eşyası olarak yaptığı el işlemelerinden bazılarına sevdiği gencin ismini işlerlerdi. Bu hareketler "Beni evlendiriniz!" anlamlarına gelir.Bu konu ile ilgili köylerimizden birinde şöyle bir nükte anlatılır: "Evlenme çağı geldiği halde, ailesinin umursamaz tavırlar takındığını gören genç, her gün yastığını yorganının içinde bırakarak kalkar. Bunu gören anne, beyine:
- Herif, çocuğun yaşı geçiyo, bunu everek. Hemi, gendisi de evlenmek istediğini hal ve hareketleriyle belli ediyo, der. Baba:
- Olur Hanım! Şu eşeği satalım da düğün masrafını karşılar, oğlanı eveririz diye cevap verir.
Kapı aralığından bu konuşmayı dinleyen genç umutlanır,sevinir. Aradan epeyce bir zaman geçtiği halde, eşeğin lafının bile edilmediğini gören genç, dayanamayıp bir gün annesine:
- Ana, hani ne oldu lafınız? diye sorar.
Annesi:
- Ne lafı oğlum? deyince,
Oğlu:
- Ne lafı olacak, tabii ki eşek lafı !... diye cevap verir.
(O günden bu yana evlenme çağı geldiği halde, kendisine teklif getirmeyen ailelerin bazılarında, gençlerin annelerine: "Ana,babamla eşek lafı etmiyonuz mu?" diyerek serzenişte bulundukları söylenir.)
Damat adayı, kızı beğenirse, aile efradından annesine kızı beğendiğini söyler.Anne de konuyu babaya açar.Müsait bir zaman tayin edilerek, kadınlar kendi aralarında çok yakın çevrenin bir-iki kadınını da alarak kız evine gider.Gelin adayı görülür; konu kızın annesine açılır.Buna "AĞIZ YOKLAMA" denir.Kızın annesi , olumlu tavır içerisinde olursa "Danışak, görüşek, sorup-sual edek!" deyip durumu kıza ve babasına da açıp sonucu bildireceğini söyler.Bunun üzerine konu kız annesi tarafından gelin adayına ve babaya açılır. Damat adayı araştırılıp soruşturulmaya başlanır.(Bu araştırmada Damadın içki,sigara,kumar vb. gibi kötü alışkanlıklarının olup olmadığı soruşturulur.)Eğer sonuç olumlu ise, damat tarafına haber gönderilerek gelmeleri istenir.İlk önce damat adayının ailesi ,genellikle tatlı türü bir hediyeyle gider. "Allah'ın emri, Peygamberin kavliyle" kızı isterler. Kız evi de "Yakın çevrenizi falan zaman alıp gelin.Cevabımız olumludur." der.Yapılan ikramlardan sonra eve dönülür. Belirlenen tarih geldiğinde damat tarafı, yoğurt,baklava, şerbet, çatal,kaşık gibi akşam ikramda kullanılacak malzemeleri alıp gündüzden kız evine gönderir.(Daha önceleri "Kınalı Kömbe" ya da "Şireli Kömbe" adı verilen pekmezli hamurdan yapılmış tatlı; veya "On iki Katlı Teşt kömbesi" gönderilir ve buna da "Kömbeli Gitme" adı verilirdi.) Yakın akraba ve dostlara "Akşama bir hayır işimiz var, bizim evde toplanıp falanın kızını istemeye gideceğiz!" diye haber gönderilir.Akşam oğlan evinde toplananlar, yanlarına bir de hoca alarak kız evine giderler.Kızı istemeye gidenler "DÜĞÜRÇÜ" denir.Bu ziyaret çoğunlukla akşamla yatsı arasında yapılır.Ziyarete gidilirken damat evinden sadece 3-5 kadın, yapılacak ikramlara yardımcı olmak üzere gider; diğer gidenler erkektir. Kız evi de kendi çok yakın çevresini evinde toplamış ve damat tarafını beklemektedirler. Kızı istemeye gelenlerin en büyüğü ve değer verilen kişisi konuyu açarak yine "Allah'ın emri, Peygamberin kavliyle" kızı ister.Kız babası kendi ailesinin büyüğünü göstererek "Ben bilmem bu bilir" diyerek o kişiyi vekil tayin eder.Vekil olan kişi de: "Cemaat uygun görmüşse Allah hayırlı eylesin!" diyerek olumlu cevabı söyler.Bunun üzerine Hoca Kur'ân okur. Sonunda "Fatiha" okutarak dua yapılır. Akabinde gündüzden getirilen tatlılar ikram edilir.Sonra bir daha dua yapılır ve misafirler kalkıp giderler.Damadın ve gelinin ailesi önceden aldıkları söz yüzüklerini, damat tarafının bir büyüğüne(Genellikle kaynana) taktırırlar.Yüzüğü genellikle talihi düzgün olan kişi takardı ki, genç çiftlerin de talihi düzgün olsun diye.Buna "SÖZ KESME "denir.e skiden bu geleneğe "BERKLİK" de denirdi. (Yerini sağlamlaştırma anlamındadır.)
Söz kesme sonrası, iki aile karşılıklı konuşarak yapılması gereken işleri planlar.Eğer, nişan yapılması istenirse kararlaştırılan günde nişan yapılır.Nişan, söz kesmede olduğu gibi akşam erkeklerin, gündüz de kadınların kız evinde toplanması ile yapılır.Bu törende de yine söz kesmedeki ikramların aynısı yapılır. Bunlardan farklı olarak, gündüz kadınların töreninde geline yakın çevre tarafından "Takı" adı verilen, altın başta olmak üzere çeşitli hediyeler takılır.Yine, tören sonunda çiftlerenişan yüzüğü çeşitli takılar takılır.Nişan yüzüklerinin damadınkini kız evi, gelininkini oğlan evi önceden, parmaklarının da ölçülerini alarak, tedarik etmişlerdir.Nişan töreninin bazen düğünlü yapıldığı da olur. Daha sonraları damat evi aralıklarla kız evini ziyaret eder. Bütün ziyaretlerde gelin adayına kıyafet ve takı cinsinden çeşitli hediyeler getirilir.Kız evinin istekleri sorulur.Bazı aileler oğlan evinden isteklerini liste haline getirerek, bu listedekilerin alınmasını isterler.Listede çoğunlukla altın ve ev eşyaları vardır.Bu listeyi alan damat tarafı istekleri yerine getirmeye başlar. (Eskiden liste verme yerine başlık parası anlamına gelecek "KALIN" adı verilen bir gelenek vardı.Bu geleneğe göre kız babası damat evinden belirli miktarda para talep eder; bu para çok yüksek meblağlarda olursa araya ileri gelen büyükler girerek, pazarlık yapıp bu miktarı düşürmeye çalışırlardı. Kalın adı verilen bu parayı , başlık parasından ayıran özellik: bu para, kız babası tarafından gelin olacak kızına harcanırdı.)
Gelin adayı da küçüklüğünden beri başlattığı çeyizini tamamlamaya koyulur. Kızın çeyizinin tamamlanmasına ,yakın çevresi de yardım eder. Damat da aralıklarla hediyeler alarak gelin evini ziyaret eder.Bilhassa bayramlarda, sadece damat değil, damadın yakınları da gelini hediyelerle ziyarete giderler. Buna "GELİNLİK GÖRME" denir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Sayfamızı Beğenmenizle
Mutluluk Duyarız